T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AMASYA / MERZİFON - Merzifon Rehberlik ve Araştırma Merkezi

Çocuğunuz neden ders çalışsın?

 

   

Çocuğunuz neden ders çalışsın?

         Günlük danışmanlık deneyimlerimde anne babalardan en sık duyduğum sorun bu...  "Çocuğum ders çalışmak istemiyor, ödevlerini yapmıyor, sürekli hatırlatmak ve ısrar etmek zorunda kalıyorum..."

            Peki, maddi olarak hiçbir sorunu olmayan, teknolojinin her türlü imkânı elinin altında olan bu çocuklar "neden" ders çalışmıyorlar? Günümüzde anne babalar en çok bu sorunun yanıtını arıyorlar.

 

       Anne babalar bu konuda danışmanlık almaya geldiklerinde ilk olarak uzun uzun dinliyorum onları, çocukları hakkında bolca şikâyet etmelerine fırsat veriyorum. Sonra şu soruyu soruyorum, "Çocuğunuz neden ders çalışsın? Hemen yanıtlıyorlar; "yüksek not alması için, başarılı olması için, iyi bir lise kazanması için, iyi bir meslek sahibi olması için, ele güne rezil olmaması için, gelecekte rahat etmesi için..." Sizin de tahmin edebileceğiniz benzeri yanıtlar ardı arkasına sıralanıyor. Sonra yine aynı soruyu soruyorum; "Çocuğunuz neden ders çalışsın ? "Biraz önce söylediğimiz gibi işte hocam..." deyip aynı "nedenleri" sıralıyorlar. Israrla üçüncü kez aynı soruyu soruyorum; "Çocuğunuz neden ders çalışsın ?"  Bu kez çoğunlukla şu yanıtı alıyorum; "Başka neden yok hocam bu nedenler çalışması için yeterli değil mi..?"

 

       "Şu ana kadar verdiğiniz yanıtlar sizin için bir "neden" olabilir ama öyle görünüyor ki; çocuğunuzun ders çalışması için geçerli ve anlamlı bir "neden", motivasyonuna kaynak olacak "anlamlı bir gerekçesi" yok. Çoğunlukla şu tepkiyi alıyorum "hiç bu şekilde düşünmemiştik..."

 

       Yetişkinler olarak kendi davranışlarımıza bakalım, günlük yaşamda yaptığımız her şey bir ihtiyaca, ya da "anlamlı bir gerekçeye" dayanıyor. Ne yapıyorsak ya da "yapmıyorsak" bunu "kişisel tercihimiz" olarak yapıyoruz ya da "yapmıyoruz." Tercihlerimizin sonuçları var, örneğin bir ev hanımı olarak kendinizi yemek yapmak zorunda hissediyorsunuz. Şöyle düşünelim, zorunda değilsiniz, yemek yapmamayı tercih edebilirsiniz. Bu tercihinizin doğal sonuçları var; o akşam ev yemeği yememiş olursunuz. Hazır yemek siparişi verebilir, kahvaltılıkları çıkarabilir ya da yemek için dışarıya çıkabilirsiniz. Her biri bir "tercih" ve her tercihimizin bir sonucu var.  Aslında hiçbir şeyin zorunda değiliz. "Zorundayım" desek te, her davranışımız bizim bilinçli tercihimize dayanıyor.

 

       Çocuğunuz için "ders çalış-ma-mak bir tercih" desem bana ne derdiniz? Evet, kabul edilmesi zor ama, çocuğunuz ders çalışmamayı "tercih ediyor"!  Çocuğunuz, ders çalışmak ve çalışmamak arasında bir tercih yapması gerekiyor artıları ve eksileri değerlendiriyor ve tercihini ders çalışmamaktan yana kullanıyor.!

 

       Bu noktada çocukların tercihini en çok "anlık hazlar" etkiliyor. Evin neredeyse her odasında başköşeyi kapmış televizyonlar varken ders kitabına bakmak çocuk için kolay olmuyor. Bir dokunmayla yüklenen oyunlar, her isteğimizi yerine getiren "çok akıllı" telefonlar ve sınırsız eğlence varken bir şey okumanın, konu tekrarı yapmanın ya da test çözmenin "çocuğun kendi tercihine" dayanması pek mümkün görünmüyor. Bu durumda anne babalar dayanamıyor ve devreye giriyor, "hadi oğlum ders çalış", "hadi kızım ödevin yok mu senin?", "kalk artık şu televizyonun başından!" o tableti camdan atacağım bak!"...

 

       Çocuğun "tercihi olmayan", çocuk için "anlamlı bir gerekçeye dayanmayan" bir davranışı  "zorla" "ısrarla" "tehditle" bazen de "ödülle" yaptırmaya çalışıyoruz.

 

       Böyle olunca da çocuklar; "beni bu kadar zorladıklarına göre ya da bu kadar büyük ödüller vaat ettiklerine göre ders çalışmak gerçekten çok can sıkıcı ve kimsenin yapmak istemediği bir şey olmalı" diye düşünmeye başlıyorlar.

 

       Şunu kabullenmemiz gerekiyor; çocukların çevresinde bu kadar "anlık mutluluk" varken ders çalışmak çoğu çocuk için can sıkıcı, rahatsız edici ve eğlenceden uzaklaşmaya neden olan sevimsiz bir şey olarak algılanıyor.

 

       Bazen de çocuklar kendilerini korumak için çalışmamayı tercih edebiliyor. Çalıştığı halde düşük notlar aldığında kendini yetersiz ya da başarısız hissedeceği için, çalışmadan düşük almayı tercih edebiliyorlar. Düşük notlara kendilerine zarar vermeyen bir açıklama getirmiş oluyorlar; "Zaten çalışmamıştım ki..."

 

        Bir de "başarı" tanımımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Ağırlıklı olarak test puanlarını ya da yazılı notlarını başarılı olma ölçütü olarak görme eğilimimiz var. Ders başarısı iyi olmayan çocuklar başarı duygusunu ya çok az yaşıyor ya da hiç yaşayamıyor. Başarı duygusunu yaşayamayan ve sosyal onay alamayan çocuk, bir süre sonra motivasyon sorunu yaşamaya başlıyor. Çocuğun müzik, resim, spor alanında ya da insan ilişkilerindeki başarıları da "başarı" olarak kabul edilmeli ve çocuk bu alanlarda da başarma duygusunu yaşamalıdır.

 

       Çocuğunuz ders çalışmanın kendi yaşamı için gerekli olduğuna inanmadıkça, ders çalışarak kısa orta ve uzun vadede neler kazanacağını içselleştirmedikçe, kendine ait, ilgi ve yeteneklerine uygun bir "başarı" tanımı geliştirmedikçe isteyerek ve keyf alarak ders çalış-a-mayacak.


Çalışma alışkanlığının kazanılması sürecinde işe yaradığını bildiğimiz bazı öneriler var:

 

       Çocuğunuza en az ne kadar ders çalışmak istediğini sorun ve kendi süresini belirlemesine izin verin. Kendi koyduğu bu sürenin altına inmemesi konusunda anlaşın.

 

       İlerleyen günlerde bu süreyi arttırmanın kendi tercihi olacağını söyleyin ve ne kadar arttırmak istediğini sorun. Çocuğun belirlediği süreyi uygulamasına izin verin ve kontrolün kendisinde olduğunu vurgulayarak süreyi istediği kadar uzatabileceğini belirtin.

       66 gün kuralını hatırlayın, bu istenen bir davranışın yerleşmesi için geçerli, bilimsel bir kuraldır. Olumlu bir davranışın yerleşmesi ortalama olarak 66 gün sürer. Çocuğunuzla bu sürenin bireysel farklılıklarımıza göre 18 günden 254 güne kadar  değişebileceğini konuşun ve zinciri kırmadan olumlu davranış yerleşene kadar devam etmesi konusunda motive edin.

      "Yüksek veya düşük aldın" demek yerine "sen bu sonucu nasıl değerlendiriyorsun?"

      "Bu konuda şunu yapmalısın" demek yerine "bu sorunu çözmek için neye ihtiyacın var?"

      "Çalışmadığın için böyle oldu" demek yerine sence bu sonuca ne neden olmuş olabilir?"

      "Böyle giderse sınıfta kalacaksın" yerine, "bu dönem sonu/yıl sonu hedefin hakkında konuşmak ister misin".? 25 yaşında olsaydın kendini nerde ve ne yaparken görüyor olurdun, ne işle uğraşıyor olurdun?

       Şeklinde sorular sorarak, çocuğunuzun ders çalışmanın gerekliliği ve anlamı üzerine düşünmesini sağlayın. Bunun için, akıl verme, yargılama ve eleştiri içermeyen "güçlü sorular" sorun. Sorular sorarak kendisi için "anlamlı gerekçeler" oluşturmasına ve ders çalışmanın "kendi tercihi" olmasına yardım edin.                                                                                                                                   

 

Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle hoşça kalın :)

 

Tarık KAYA

Psikolojik Danışman

Merzifon Rehberlik ve Araştırma Merkezi

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 09.09.2020 - Güncelleme: 17.01.2022 16:09 - Görüntülenme: 880
  Beğen | 15  kişi beğendi