AMASYA / MERZİFON - Merzifon Rehberlik ve Araştırma Merkezi
Bu Kez Sadece Karne Alsınlar.
Çocuklarımız yine karne alacaklar... Bir dönem boyunca okulda ölçülen akademik performansları ve davranış gelişimleri ile ilgili bir belge bu.
Keşke birçok evde karne sadece bu tanımıyla kalsa... Çoğu evde yine gündem maddesi olacak karne, çoğu evde yersiz üzüntülerin nedeni olacak.
Karnemi kimse görmesin diyenler... Annem ve babam çok mutsuz olacak diyerek oturup ağlayanlar... Ne kadar "akılsız" olduğunu, ne kadar "değersiz/önemsiz" olduğunu düşünecek olan çocuklar... Belki de evde şiddet göreceğini bildiğinden eve gitmek istemeyen çocuklara neden olacak bu KARNE..!
Ne mühim bir şeysin sen "Karne"!
Ebeveynlerle görüşmelerimizde sıklıkla şu cümleyi kullanırım, "Emin olun çocuğunuz içinde bulunduğu şartlarda elinden gelenin en iyisini yaptı, buna inanın." Bunu dediğim an "ne şartları hocam, neyin en iyisini yaptı, şu notları görmüyor musunuz!" yanıtını alırım.
Olaya şu açıdan bakalım; çocuğunuz şu an sahip olduğu motivasyonla, ders çalışma alışkanlıklarıyla, dikkat yoğunluğuyla, internet /telefon kullanma süreleriyle ve belki de sizlerin sürekli "hadi oğlum/kızım" diyerek dış denetimle çalıştırmaya çalışmanızın sonucu olarak yitirdiği sorumluluk duygusuyla , "evet yine aynı şeyi söylüyorum," şu an çocuğunuz içinde bulunduğu şartlarla "elinden gelenin en iyisini" yaptı. Emin olun kendi yaşamını yönetme becerileri geliştikçe çok daha iyisini yapabilir.
Çocuğumuzun içinde bulunduğu şartlarda elinden gelenin en iyisini yaptığına inanırsak, sorunu çözmek için ilk adımı atmış olacağız.
Karnedeki 50 puanı eleştirmek ya da küçümsemek yerine "evet benim oğlum/kızım 0 ile 100 arasında, 50 puanlık bir başarı gösterdi" diyebileceğiz, bunu bir başarı olarak görebileceğiz.
Sizin için başarı ölçütü 100 ya da ona yakın değerlerse, çocuğunuz çok nadir olarak "başarı duygusu" yaşayacak demektir. Kendi ölçeğinde başarma duygusunu yaşayamayan, anne babasının memnuniyetini/onayını göremeyen bir çocuk için bulunduğu yerden bir adım ileriye gitmek daha da zorlaşıyor.
Anne babalarla görüşmelerimde sıklıkla şu cümleyi kullanırım; "Hani bilirsiniz; mama kutularının içinden kendi ölçekleri çıkar, miktarı ayarlamak için o ölçeği kullanırsınız, ne eksik ne de fazla olmasın diye, tıpkı onun gibi işte...:)
Çocuğunuz da kendine özel tasarlanmış olan ölçeği dünyaya gelirken yanında getirdi, bunu size hiç söyleyememiş olabilir ama emin olun her davranışıyla size "beni kendi ölçeğimle değerlendirin" demeye çalışıyor.
Makarna süzgeci ile çay süzemezsiniz değil mi, ya da çay süzgeci ile makarna...? İsterseniz bir deneyin.:)
Yazımı uzatmadan şöyle tamamlamak istiyorum;
Bu kez karne kimseyi, çok akıllı/akılsız, çok değerli/değersiz ya da çok önemli/önemsiz bir insan yapmasın...
Bu kez karne kimseyi, çok akıllı bir tablet ya da çok akıllı bir telefon sahibi de yapmasın...
Bu kez karne hiçbir çocuk için küçümsenme nedeni de, abartılı bir değer görme nedeni de olmasın...
Karne günü huzurlu bir ruh halinde buluşalım çocuklarımızla... Öğütlerimizi sıralamak için acele etmeden, sevgiyle ve sabırla dinleyelim onları...
Belirledikleri hedeflere ne ölçüde ulaşabildiklerini kendileri değerlendirsinler... Bir sorun varsa eğer, nerde sorun olduğunu kendilerinin bulmalarına izin verelim.
Geçen döneme göre gelişen yönlerinin neler olduğunu, kendilerine ne'yin iyi geldiğini neyin iyi gelmediğini fark etsinler. İzin verelim, bir sonraki dönem, bir üst okul ya da seçmeyi düşündükleri meslekle ilgili hedeflerinden/hayallerinden söz etsinler.
"Düşük" notları olan çocuklar da "yüksek" notları olan çocuklar da bu kadarı için takdir edilsinler, "önümüzdeki dönem daha yüksek alırsın"ı duymadan!
Daha iyisini yapma düşüncesini bırakalım çocuklarımız üretsinler... Çözümleri çocuklarımız bulsunlar... Bu, kendi yaşamlarını yönetme fırsatını verir onlara...
Bu kez karne, sadece "karne" olarak kalsın... Ne dersiniz? :)
Bir sonraki yazıda buluşuncaya kadar sağlıkla ve hoşça kalın.:)